Sinema tarihinin unutulmaz komedyeni ve en büyük dehası, Charlie Chaplin

Sinema tarihinin unutulmaz komedyeni ve en büyük dehası, Charlie Chaplin

Charlie Chaplin
16 Nisan 1889 Londra’da doğumlu Charlie Chaplin, yazar ve oyunculuğunun yanı sıra önemli bir film bestecisi, yönetmen ve yapımcıdır. Komünist sempatizanlığı yaptığı ve çok genç kadınlarla ilişki yaşaması sebebiyle FBI soruşturmasının ardından bir süre Amerika’dan sürgün edilen Chaplin, ideolojik görüşlerini filmlere sanatsal bir şekilde yansıtmayı başarmıştır.


 

Büyük komedyen Charlie Chaplin, 1889 yılında üçüncü sınıf bir müzikhol sanatçısının oğlu olarak Londra’da dünyaya geldi. Annesi iş buldukça sahneye çıkıyor, tiyatroya beraberinde onu da götürüyordu. Böylelikle Charlie Chaplin, ilk defa 5 yaşında sahneye çıktı.
11 yaşındayken babasını kaybettikten sonra annesi de hastalanıp akıl hastanesine yatırılınca, Charlie Chaplin, küçük kardeşiyle birlikte ortada kaldı. O yaşta hayatını kazanmak zorunda kalan sanatçı, 17’sinde usta bir komedyen haline geldi, aldığı bir teklif üzerine Hollywood’a gitti.
 

İlk filmi ‘Ekmek Parası’nda oynadığı kötü adam karakteri pek başarılı olamadı ve yapımcıları büyük hayalkırıklığına uğrattı. İkinci filmi ‘Venedik Yarışları’nda ünlü ‘küçük serseri’ tipi ortaya çıkmaya başladı ve büyük ilgi gördü. 

1915 yılında başrolünü oynadığı, yönettiği ve onu sinemanın en büyük komedyeni haline getiren ‘The Little Tramp’ filmine kadar 50’ ye yakın kısa filmde oynadı. 1915’ten sonra da dünyanın en popüler ve en çok para kazanan sanatçısı oldu.

Charlie Chaplin’in kısa filmlerinin hepsi birer klasik haline geldi. ‘Altına Hücüm’, ‘Sirk’ ve sessiz filmlerin hemen hepsi tarihe geçti. 1931’de Şehir Işıkları’, 1936’da ‘Asli Zamanlar’ gibi sessiz başyapıtlar ortaya çıktı. 1940 yılında Charlie Chaplin sesli sinemaya boyun eğdi ve o yıllarda Avrupa’nın üzerine bir kabus gibi çöken faşizmin en güzel, en etkili eleştirisini ‘Büyük Diktatör’ filminde ekrana taşıdı. 1947 yılında yaptığı ve artık o ‘küçük serseri’ tipini oynamadığı, bir cinayet komedisi olan ‘Mösyö Verdoux’ ise, sanatçının ilk para kaybettiren filmi oldu. Charlie Chaplin bundan sonra, 1947 yılında yaptığı ‘Sahne Işıkları’ ile de büyük başarı kazandı. Ama son iki filmi olan ‘New York’ta Bir Kral’ ve ‘Hong Konglu Kontes’, ustanın eski büyük etkisini kaybettiğinin açık seçik kanıtıydı.

 

Sinema tarihinin unutulmaz komedyeni ve en büyük dehası Charlie Chaplin, 1975 yılında İngiltere Kraliçesi tarafından ‘sir’ ünvanıyla ödüllendirildikten sonra, İsviçre’deki malikanesinde hayatını kaybetti. Hayatı boyunca 4 evlilik yapan Charlie Chaplin’in son eşi Oona O’Neill’dan, en büyükleri sanatçı Geraldine Chaplin olmak üzere, toplam 8 çocuğu oldu.

16 Nisan 2016 tarihinde, yani Charlie Chaplin’in 127’nci doğum gününde, İsviçre’deki evi müzeye çevrildi. Müze, açıldığı ilk yıl 300 bin ziyaretçi ağırladı.

1952 yılında, ABD’de Soğuk Savaş rüzgarları eserken, ABD vatandaşlığını kabul etmemesi ve filmlerinde ABD aleyhine mesajlar verdiği gerekçesiyle Chaplin’in ABD’ye girişi yasaklandı.



Yumurcak, 1921

Yumurcak, kimsesiz bir çocukla onu sahiplenen bir adamın hikayesini anlatıyor. Edna doğum yaptıktan sonra kocası tarafından terk edilir. Bir başına kalan kadın bebeğine bakabilecek gücü kendisinde bulamaz ve çocuğu sokağa bırakır. Tesadüf eseri çocuğa rastlayan sempatik ve sevecen Charlie’nin yumuşak kalbi el vermez, kimsesiz bebeği yanına alır. Birlikte beş yıl boyunca son derece mutlu zamanlar yaşayan ikilinin arasında kopması zor bir bağ oluşmuştur.

Ta ki hastalanan küçük Jack, Charlie tarafından doktora götürülene kadar... Aralarında biyolojik bir baba-oğul ilişkisi olmadığını anlayan doktor ikiliyi birbirinden ayırır. Ancak bu sıcak dostluk önemli olanın biyolojik bağ olmadığını kanıtlar niteliktedir. Bir şekilde tüm zorlukları aşacak olan ikiliyi güzel günler beklemektedir. Sinemayı sinema yapan isimlerin başında gelen Charlie Chaplin tarafından yönetilen yapıt, mizahla örtülü bir dram olsa da gülen gözlü Chaplin’in izleyenine neşe ve umut aşıladığı filmlerinden biri.

 

 



Altina Hücum, 1925
 

Altına Hücum 1925 ABD yapımı sessiz komedi filmidir. Özgün adı The Gold Rush olan bu filmin yönetmeni, senaristi, yapımcısı ve başrol oyuncusu Charlie Chaplin’dir.Bu filminde de öncekilerde olduğu gibi “küçük serseri” Şarlo’yu canlandırmaktadır. Film o tarihte rekor sayılacak bir süre olan 14 ayda ve astronomik sayıcak bir maliyetle tamamlandı. Chaplin filme tam 650.000 dolar harcamıştı.

1942 yılında Chaplin “Altına Hücum” filmini tekrar elden geçirdi, film için bestelediği müziği ve kendi kaydettiği diyalogları filme monte etti. Kurguda da bazı değişiklikler yaparak filmi yeniden gösterime verdi.Filmde, birçok maceracının yaptığı gibi Klondike Altına Hücumu hareketinde Alaska’ya altın aramak için giden “Küçük Serseri” Şarlo’nun buradayken çektiği sıkıntılar, düştüğü komik durumlar, hırstan gözleri dönmüş insanların zaaflarını görmesi ve bu arada aşkı bulması anlatılmaktadır.Filmin en unutulmaz sahnelerinden biri de kendi gibi iki altın arayıcıyla birlikte kar fırtınasının ortasında uçurumun kenarına sürüklenmiş bir kulübede mahsur kaldıkları sahnedir. Ayrıca yemek niyetine “ayakkabısını yediği” sahne de akıllara kazınan ve sinema tarihine geçen sahnelerden biridir.

 

 

Sirk, 1928
 

Sirk, yönetmenliğini ve başrolünü Charlie Chaplin’ in üstlendiği, 1928, ABD yapımı sessiz bir komedi filmidir. Al Ernest Garcia, Merna Kennedy, Harry Crocker, George Davis ve Henry Bergman da rol aldığı filmde Chaplin, polis tarafından kovalanırken yolu bir sirke düşen ve oranın yıldızı haline gelen bir serseri (Şarlo) rolündedir. Chaplin ve Joseph Plunkett tarafından yazılan film, 1928’deki $3.8 milyon dolarlık hasılatı ile gişede en çok para kazanan sessiz filmler sıralamasında 7. sıradadır.

Filmin çekimleri boyunca meydana gelen sayısız aksaklık (film stüdyosunda yangın, filmde kullanılan arabaların çalınması, Chaplin’in sansasyonel boşanma davası vs.) nedeniyle Chaplin’in en çok güçlük çektiği filmlerden biri olmuştur. Chaplin’in, karısı Lita Grey’ den boşandığı döneme rastladığından bir hayli olaylı ve zor geçen boşanma sürecinde filmin çekimlerine bir yıl kadar ara verilmiştir. Film Chaplin tarafından 1970’ te yeniden elden geçirilmiş ve müzikleri yeniden düzenlenmiştir.

 

 

 

 

 

 

Şehir Işıkları, 1931
 

Charlie, sokaklarda amaçsızca dolaşırken çiçekçi bir kızla tanışır. Kızın gözlerinin görmediğini fark edince son parası ile ondan çiçek alır. Parasının üstünü beklerken onların hemen yanında zengin bir adam arabasına binip uzaklaşır. Kız o sırada bu arabasına binip uzaklaşan kişiyi para üstü vermeye çalıştığı Charlie sanır ve arkasından seslenir. Kızın haline acıyan Charlie sesini çıkartmaz ve parasını kıza bırakıp sessizce uzaklaşır.

Kızdan bir hayli etkilenen Charlie romantik hayaller ile yalnız kalabileceği bir yere gider fakat oradaki bir adam kendini suya atıp intihar etmeye çalışınca onu kurtarmak zorunda kalır. Kurtardığı adam zengin bir alkoliktir. Kendisini kurtaran Charlie’yi en yakın dostu ilan edip bütün gece bardan bara dolaştırır; sabah da evine götürür. Bu sırada işe gitmekte olan çiçekçi kıza rastlarlar ve Charlie arkadaşından aldığı parayla onun tüm çiçeklerini satın alır. 

Ayrıca arkadaşının lüks arabasıyla kız evine bırakır. Tüm bunlar kızın onun zengin olduğu kanısını iyice kuvvetlendirir. Arkadaşının evine dönen Charlie baş uşak tarafından kovulur; zira ayılan ev sahibi artık Charlie’yi tanımamaktadır.



Modern Zamanlar, 1936

Bir fabrikada montaj hattında monoton bir işte ve delicesine bir tempoda çalıştırılan bir işçi (Charles Chaplin) tempoya ayak uyduramaz ve zamanla ruhsal çöküntüye uğrar. Monoton vida sıkma işinden alınarak deneysel bir ‘otomatik yemek yedirme makinasında kobay olarak kullanılır. Bir dizi şanssız olay sonucunda patronları onun delirmiş olduğuna kanaat getirerek bir akıl hastanesine gönderirler. Buradan çıktığında da tesadüfen elinde salladığı kırmızı bir bayraktan ötürü komünist bir provokatör zannedilerek bu kez de hapishaneye gönderilir. 

Burada toplu bir firarı engellediği için ödül olarak serbest bırakılır. Sokakta babası grev sırasında öldürülen bir genç kızla (Paulette Goddard) tanışır ve onun arkadaşı ve koruyucusu olur. 

Ona bakabilmek için birkaç işe girer ama hepsinden de kısa sürede atılır, zaman zaman da tekrar hapse girer çıkar. Hapiste olduğu bir zamanda kız gece kulüplerinden birinde dansöz olarak çalışmaya başlar ve Şarlo’ya da aynı yerde bir iş bulur. Serbest bırakıldıktan sonra işe başlayan Şarlo, masalara şarkı söyleyerek servis yapan bir garson olarak kısa sürede büyük bir başarı kazanır, ama bu mutlulukları uzun sürmez. 

Zira yetimhane yetkilileri kızı geri alabilmek için peşlerindedir ve ikili mecburen oradan kaçmak zorunda kalır. Bütün olanlardan yılan genç kız moralsiz bir şekilde “Bunca zahmete değer mi?” deyince Şarlo ünlü repliğini tekrarlar: “Gülümse, umudunu kaybetme, başaracağız” (Filmin tema müziğinin adı da Smile’dır (Türkçesi: Gülümse) ve bu replik sinema tarihine ara yazısı ile verilmiş son replik olarak geçecektir). Son sahnede tüm Şarlo filmlerinde olduğu gibi ikiliyi Kaliforniya otoyolunda yeni maceralara doğru giderlerken görürüz.



 

Büyük Diktatör, 1940
 

Büyük Diktatör, Charlie Chaplin’in yönettiği ve başrolü Paulette Goddard ile paylaştığı, 1940, ABD yapımı politik komedi filmidir. Aynı zamanda Chaplin’in ilk sesli filmidir.Filmde Nazizm ve Chaplin tarafından canlandırılan Adolf Hitler oldukça sert bir şekilde eleştirilmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin resmî olarak Nazi Almanyası ile hâlâ barış içinde olduğu ve savaşa henüz girmediği bir dönemde çekilen filmin, kendi dönemi içinde sıra dışı bir yeri vardır. Hitler ve emrindeki Nazilerin işgal ettikleri bölgelerde yaptıklarının henüz tam olarak açığa çıkmadığı bir dönemde, Chaplin yaptığı film ile Hitler’in Yahudi mallarını kamulaştırması, antisemitizm, faşizm konularını Nazileri yerden yere vurarak işlemiş; hatta filmde Nazileri beyinleri ve kalpleri makineden yapılma insanlar olarak tanımlamıştır.

Büyük Diktatör izleyiciler arasında da popülarite kazandı ve Chaplin’in ticari açıdan en başarılı filmi oldu.Modern eleştirmenler filme tarihsel olarak önemli bir film, şimdiye kadar yapılmış en büyük komedi filmlerinden biri ve önemli bir hiciv eseri gibi övgülerde bulundu.

Film ayrıca, yaklaşık 4 dakika süren bitiş konuşması ile ünlüdür.

Chaplin, 1964 tarihli otobiyografisinde, Nazi toplama kamplarının o zamanki dehşetinin gerçek boyutunu bilse filmi yapamayacağını belirtmiştir. “Büyük Diktatör”, 1997 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

Film, gösterime girdiği yıllarda Almanya’da yasaklanmıştır.

 

Tags: