DÜNYACA ÜNLÜ RESSAM ALEXANDER SAMSANOV

DÜNYACA ÜNLÜ RESSAM ALEXANDER SAMSANOV

Alexander Samsonov kimdir?

1960 yılında Moskova’da doğdu. 1973 – 1978 yılları arasında Surikov Sanat Lisesinde okudu. 

1981 – 1986 yıllarında Surikov adına Moskova Güzel Sanatlar Üniversitesinde okudu. 1981 yılında Rusya Uluslararası Resim Sergisine katıldı. 1987 yılında Grekov Askeri Ressamlar Stüdyosuna kabul edilmiş ve hala çalışmalarına orada devam ediyor. Rus Devlet Sanatçısı Aleksander Samsonov, çalışmalarını tarihi-askeri resim tarzında yürütüyor. Surikov adına Sanat Lisesi ve Moskova Devlet Üniversitesi’ni bitirdikten sonra M.B. Grekov adına Askeri Ressamlar Stüdyosu’na kabul edilmiş ve burada çalıştığı yıllarda panoramik çalışmalar, tablolar, portreler ve peyzajlar olmak üzere tarihi-askeri konularda yüzlerce eser hazırlamıştır.

 

Alexander Samsonov, sadece Rusya’da değil, onun sınırlarının çok ötesinde, müzeler ve özel koleksiyonlarında eserlerinin bulunduğu ülkelerde de tanınıyor. Son yıllarda Makedonya’daki iki büyük müze ve Türkiye’deki birçok müze için tablo serisi çalışmaları yapmıştır. Aleksander Samsonov, tablo ve panoramik çalışma gibi büyük sanat eserlerinin ayrılmaz parçası olan portre, peyzaj ve natürmort yapım çalışması tekniğini ustaca kullanmaktadır. 

 

Panorama ve diorama yapım çalışmasının yanı sıra bu çalışmaların muhafazası için bakım çalışmaları da gerçekleştiren Samsonov, işinin uzmanı olarak kabul görmüş, kendisine Rusya ve çeşitli ülkelerden ödüller verilmiştir. Çıkarmış olduğu kitapta 2002-2016 yılları arasında Türkiye’nin çeşitli müze ve devlet kurumları için yaptığı ve sanatçının çok yönlü yeteneğini gösteren diğer çalışmalardan örnekler sunulmuştur.

 

Kendinizden ve yaptığınız projelerden bahseder misiniz?

Sadece panoramik resimler değil, normal portreler ve tablolarda yapıyorum. Çeşitli yerlere portre ve tablolar yaptım. Yalnızca panoramik çalışmalar yapmıyorum.

Samsanov, portre çizimlerine Rusya’da ya da başka ülkelerde çok fazla önem verildiğini belirtti. ‘‘Diğer ülkelerde kendi portrelerini çizdirmek gibi bir kültür var fakat Türkiye’de bu kültürü göremedim. İnsanlar portrelerini çizdirmek istemiyor. Oysa bu çok özel bir şey. Bir sanat eseri. Türkiye’de de portrelerin yapılmasının yaygınlaşmasını isterim. ‘‘



 

Tasarım süreciniz nasıl işliyor, bir esere hayat verirken neler hissediyor ve yaşıyorsunuz?

Şöyle ki, sipariş olan eserler ve kendi yaptığım eserlerde tasarım süreci değişiklik gösteriyor. Profesyonel sanatta, önemli çalışmalar, genellikle, çok önemli ve varlıklı kişilerin siparişleri oluyor veya şehrin siparişleri oluyor. Bunlara önemli eserler diyebiliriz.  Profesyonel siparişler olduğunda bunu verilen en yalın ve kolay haliyle yapmak var fakat ben en ilgi çekici hale getirmek için araştırmalar yapıyorum. 

‘‘Çoğu insan fark etmese de bu resimde bir hikâye var.’’

 

Çizimlerime başlamadan önce mutlaka ön araştırmalar yaparım. Örneğin Şahinbey konusunu farklı kaynaklardan okuduğumda, biraz daha farklı düşünceler aklıma geldi ve onları çizmek isterdim doğrusu. Anladığım kadarıyla, Şahinbey kurşunsuz kaldıktan sonra kılıçla savaştı. Fransızlara karşı durdu fakat, Fransızlar onu süngüyle şehit etmişti. Tank konusunda, kurul sıcak bakmıyordu. Farklı kaynaklarda, farklı şekilde anlatılıyor ve bunu da sanatıma dökmek isterdim.


O tank, sembolik olarak emperyalizm ya da işgalci güçler olarak düşünülebilir. Köprüde duruyor, tamam, karşı tarafta Fransız askeri var ama sembolik bir şeye karşı durması resim anlatısında çok daha açıklayıcı olabilir. Bazı şeyler bilinç altına iletiliyor. Çoğu insan fark etmese de o resimde bir hikâye var. Ve bu konuda arşivleri ve tarihi araştırırım, tank o dönemlerde kullanılmış. Dolayısıyla o anda tank olmamış olmasa bile teorik olarak tank vardı. 

Mantıken, Şahinbey köprüde duruyor. Köprüde durma sebebi neden? Onlar yaya ise başka yerden de geçebilirler. Köprüden geçme sebebi yalnızca teknolojik bir araç, tank gibi bir araç olabilir. Eğer sadece yaya ise başka yerlerden geçebilirler. Sadece benim aklımda kalan bir soru vardı, Şahinbey köprüyü niye patlatmadı? Belki de o dönemde olanaklar yoktu. Fransızlar bunu yapamazdı araçları vardı ama Şahinbey bunu neden yapmadı, araştırma yaparken  aklımda soru işareti olarak kaldı. Belki de o dönemde olanaklar yoktu.


 

Sanatla iç içe bir yaşamınız var hobileriniz nelerdir ve buna nasıl zaman ayırıyorsunuz?

Yat, deniz ve balık tutmak. Ama bunları yapmak için zamanım az oluyor. Tüm yaz boyunca Antalya’da denizde yüzdüğümün sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Çok fazla değildir. Sovyetler zamanında arabası olanların, garajları da olurdu. Bazen insanlar cumartesi ve pazar günleri işe gider gibi garaja gider bir şeylerle uğraşırlardı. Ben de aynı şekilde hafta sonu işe gider gibi yata gidip bir şeylerle uğraşıyorum. Kendime ait bir yatım var. Limana geldiğim anda dinlenmeye başlıyorum, günlük sıkıntılarımdan ayrılmış oluyorum.

Kaç çocuğunuz var? Çocuklarınız sizden esinleniyor mu? 

Bir kız bir erkek çocuğum ve beş tane de torunum var. Kızım da sanatla uğraşıyor. Oğlum ise sanatçı olabilirdi fakat istemedi. Yine de restorasyon çalışmalarında bana yardımcı oluyor.

Gastronomi şehri Gaziantep’te en çok sevdiğiniz yemek nedir?

Beyran. Antalya’da ya da Türkiye’de başka bir ilde Gaziantep restoranına gittiğimde dahi beyran var mı diye soruyorum. Ve İmam Çağdaş’ın baklavasını çok seviyorum. Hemen hemen bütün baklavaları denedik. Her gelişimizde 3-4 kilo yanımıza alıyoruz. Hatta eşim daha fazla alma diyor. Kilo aldığından bahsediyor. Tutamıyorum kendimi çok güzel diyor.
 

Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Söylemek isterim ki Gaziantep’i çok seviyorum. Burasıyla tanışmama sebep olan Mehmet Özel vardı, ilk görüşmeleri ayarlayan kişidir. Kendisi artık hayatta değil. Ona buraya gelmeme vesile olduğu için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten Türk kültür hayatına katkısı olan önemli bir kişiydi. 

Muhtemelen Mehmet Özel olmasa Anıtkabir’deki çalışmalarda olmazdı. Bir çok çalışmanın yapılmasına kendisi öncülük etmiştir. Özel, Ankara’da bir parka muazzam bir Türkiye tarihiyle ilgili heykeller ve çalışmalar düşünmüştü. Fakat hayata geçmedi.

O yapılmayan, proje aşamasında kalan çalışmayla ilgili hali hazırda birçok çizimim var. Projenin birçok çizimi Antalya’daki atölyemde hayat bulmayı bekliyor. Umarım bir gün bu projeyi gerçekleştirebiliriz. Aslında insanlarda farkındalık olması için, tarihi yerlerde eserlerin sergilenecek yerleri olsa iyi olur. Hem eserlerin sergilendiği hem de insanların yemek yiyeceği yerler olması sanatı olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Hem turistik anlamında hem de  Gaziantep’te yaşayan insanların  ilgisini çeker diye düşünüyorum.

 

Tags: