Her an her yerde çizdim, denizden yumuşak taş buldum çiviyle oydum...

Her an her yerde çizdim, denizden yumuşak taş buldum çiviyle oydum...

Her an her yerde çizdim, denizden yumuşak taş buldum çiviyle oydum...

ÖZEL RÖPORTAJ

 

Göksu Gül kimdir? Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

 

1984 Ankara doğumluyum. Kendimi bildim bileli resim yaparım. Hayatımda yapmayı en sevdiğim şey olmasına rağmen kendi becerilerime sahip çıkmam biraz zaman aldı. Ama en yapamadığım şeyleri yapmak için kendimi zorladığım anlarda bile

(matematik) defterimi kız iskeletor çizimleriyle doldurdum.

Yani çocuklumda her an her yerde çizdim, denizden yumuşak taş buldum çiviyle oydum, okul sıralarını da oydum, boyumun yettiğince duvarları tükenmez kalemle boyadım, elimde olsa arabaları otobüsleri de boyardım.

Yaratıcı sürecinizi anlatabilir misiniz? Bir sanat eseri oluştururken hangi adımları takip ediyorsunuz ve hangi materyalleri tercih ediyorsunuz?

 

Esasında benim yaptığım, doğada zaten var olan güzellikleri kendi bakışımla birleştirmek ve yorumlamak. Tuval üzerinde kurguladığım manzaralar ve o sahnelerden çıkmış mozaik heykeller. Bir açıdan kendi oyuncaklarımı yapmak gibi, bir açıdan profesyonel bir meslek.

Tavşanların doğadaki hallerini kullandığım malzemelerle işlemeyi çok seviyorum. Çünkü tiplerini çok seviyorum. Hem o kadar tatlı olup hem de evcilleşmemiş olmaları ilgimi çekiyor.



 

Tavşanlar, sanatsal çalışmalarınızda sıkça yer alıyor. Tavşanları seçmenizin arkasındaki düşünceler nelerdir? Onları sanatınızda neden tercih ediyorsunuz?

 

Tavşanların doğadaki hallerini kullandığım malzemelerle işlemeyi çok seviyorum. Çünkü tiplerini çok seviyorum. Hem o kadar tatlı olup hem de evcilleşmemiş olmaları ilgimi çekiyor. Aynı şekilde sincapların o tombiş yanaklarıyla vahşi halleri gibi. İşte bu noktada benim resim yaparken ne hissettiğim konusu devreye giriyor. Çünkü günün sonunda bana kalan his ve o resmin insanlara vereceği duygunun ne olduğu çok önemli. Kendi doğal ortamındaki bir tavşanla göz göze geldiğimizde ondan ne beklentimiz olabilir ki? Bu beklentisiz sevgiyi işlerimde yansıtabiliyorsam ne mutlu bana.



 

Sanatınızda deneysel bir yaklaşım var gibi görünüyor. Sınırları zorlamak ve yen deneyimler aramak sizin için ne kadar önemli? Yaratıcılık sürecinde nasıl özgür hissediyorsunuz?

Ben hiç bir zaman sınırlarımı zorlamıyorum.
Bu çocukluğumdan beri kendi kendine genişleyen bir durum. On metrelik bir duvar resmim eminim ki küçükken annemi delirttiğim duvar boyama ve hatta kazıma anlarıma dayanıyor. Ben yeni deneyimler de aramıyorum çünkü devamlı yeni şeyler karşıma çıkıyor. Yepyeni bir iş yapılacaksa ben bunu kafamda kurgulamıyorum, karşıma yeni bir malzeme çıkıyor ve o bana ne yapacağımı söylüyor. İşte bence asıl özgürlük burada başlıyor. Çünkü kafamdaki sınırlardan özgürleşiyorum.



 

Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Bir seramik fırını aldım ve benim için yeni bir sayfa açılıyor diyebilirim, bundan dolayı heyecanlıyım.



 

Bir tavşan

Benim de güneşten gözlerim kamaşıyor

Ve toprağın kokusundan ağzım tatlanıyor

Şimdi ayakkabılarımı çıkarıp yuvarlanacağım

 

Bir karınca yuvası

Gözümü yere koyup yandan bakıyorum

Ölümüne heybetli bir ağaç gövdesi

Şimdi montumu çıkarıp ona sarılacağım

Tags: