“Saglık en büyük armağan, memnuniyet en büyük zenginlik, sadakat en iyi ilişkidir.” Buddha

“Saglık en büyük armağan, memnuniyet en büyük zenginlik, sadakat en iyi ilişkidir.”   Buddha

“Saglık en büyük armağan, memnuniyet en büyük zenginlik, sadakat en iyi ilişkidir.”Buddha

Altay Nihat Acar kimdir? Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

1986 yılının Ekim ayında Ankara’da doğdum. Memur bir ailenin çocuğu olarak sırasıyla Erzurum, Antakya, İzmir’de yaşadım.  Sonrasında Edirne, Çanakkale, Isparta, Antalya, Kilis ve Gaziantep’te eğitim ve çalışma hayatıma devam ettim. Evliyim, bir yaşında bir oğlum var. Yaşadığım bu illerin demografik yapıları, farklı iklimleri ve kültürlerinin benliğimin gelişiminde muhakkak katkısı olmuş olsa da aslen özellikle ilkokul, ortaokul ve lise yıllarımın geçtiği İzmir’in kültürel yapısının karakterimi oluşturduğu düşüncesindeyim.

Çocukluk yıllarımda ilk duyduğum ve öğrendiğim ünlü sözlerden biri Buddha’ya aitti “Sağlık en büyük armağan, memnuniyet en büyük zenginlik, sadakat en iyi ilişkidir.” Bu sözün ışığında bir cerrah olabilmek ve klasik cerrahiler yerine hastaların hızlıca günlük hayatına dönebileceği tedavileri geliştirmek uygulamak için eğitim hayatıma başladım ve hala aynı düstur ile mesleğimi Liv Hospital Gaziantep’te son teknoloji donanım ve en güncel tedavileri uygulayarak ifa etmekteyim.

Bu hastalıkları erken teşhis ve tanı ile saptadığımızda bir kısmı 3-5 dakika süren bir kısmı ise en fazla 1 gün süren hızlı tedaviler ile genellikle neşter kullanmadan kapalı yöntemlerle tedavi edebiliyoruz.

 

 

Varis, damar tıkanıklığı gibi yaygın damar sorunları hakkında okuyucuları bilgilendirebilir misiniz? Bu sorunlara karşı nasıl tedavi yöntemleri uygulanır?

Dolaşım sistemi; kan, yani can taşıyan biyolojik borular sistemi olarak düşünülebilir. Nasıl ki ev tesisatımızın gider borularında bir problem olduğunda evi su basıyor ise, toplar damarlarımızdaki problemlerde de ödem ve şişlikler gözleniyor. Evin temiz su tesisatında problem ilerlediğinde evin susuz kalışı gibi atar damarlarımızda bir hastalık olduğunda ise hastalarımız beslenememeye bağlı soğukluk, solukluk gibi problemlerle karşılaşmaktadırlar.

Ben özellikle prensip olarak hastalarımın anlayabileceği şekilde benzetmelerde bulunarak hastalıklarını tanımlayıp anlatıyorum.

Hangi durumlarda damar cerrahisine başvurulması gerektiğini okuyuculara anlatabilir misiniz?

Az evvel de belirttiğim gibi bu borucuklar sisteminin rahatsızlıklarında genel olarak kan taşınan vücut bölgesinin boyutunu, sıcaklığını, rengini ve işlevini etkileyen durumlar ortaya çıkmakta. En sık şişlik, ağrı, soğukluk, yol yürümekle oluşan ağrılar, kızarıklık veya morarma temel damar hastalığı bulguları arasında. Ancak damar hastalıklarının çok büyük bir kısmı muayene ve bazı kolay tetkiklerle tanınabildiğinden şüphe halinde damar cerrahınıza başvurmanızı öneririm.

Varis tedavisinde yeni teknikler veya yaklaşımlar hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?

Varis tedavisinde neredeyse 10 yıldır açık ameliyat yapma ihtiyacı duymuyorum. Ve şu anda uyguladığımız tedavi yaklaşık 3 dakika süren ve hastalarımızın yürüyerek günlük hayatına hemen dönebildiği özel bir işlem ile gerçekleştirilebiliyor.

Hatta bu işlem sonrasında hastalarımızla yaptığımız yürüyüşümüz sosyal medyada mini bir trend de oluşturdu.

Görsel kısımla ilgili olarak ise sıvı skleroterapi, köpük ve cilt lazeri damar boyutu ve hastaya göre kararlaştırıp uyguladığımız tedaviler arasında.

Varis tedavisinde neredeyse 10 yıldır açık ameliyat yapma ihtiyacı duymuyorum. Ve şu anda uyguladığımız tedavi yaklaşık 3 dakika süren ve hastalarımızın yürüyerek günlük hayatına hemen dönebildiği özel bir işlem ile gerçekleştirilebiliyor.

Ekolojik yaşam tarzı ve doğal hayatla iç içe olmanın insan sağlığı üzerindeki genel etkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Damar sağlığına nasıl katkıda bulunulabilir?

Aslında insan; doğanın kendisi gibi yaşayan ve değişen, aynı zamanda gerekli tedbirler ve yaklaşımlara dikkat edilmediği takdirde yıpranmaya ve zarar görmeye mahkum bir varlıktır.

İnsan; yaşadığımız doğa ve kendi bedeni üzerinde değişim adına önlem ve eylemde bulunabilme yetisine sahip tek varlık aslında. Biz belki de bazen bunun kıymetini bilemeyebiliyoruz.

Doğal hayat yapısı gereği, insana en uygun olan harekettir. Ve bu ne az ne çok olan kararında beslenmeyi beraberinde getirmekte. Biz kendimizi doğanın gereklerine teslim ettiğimizde; gerek egzersiz, gerek beslenme, gerek doğal yaşam tarzı ile daha sağlıklı ve ahenk içerisinde bedenlere sahip olduğumuzu ve sağlığımızın daha iyi olduğunu fark ediyoruz.

Damarlar da doğa gibi “ne az, ne çok, kararında” prensibi ile korunabilmektedir. Hareket ile toplardamarlarda biriken kanlar daha çok dolaşıma katılmakta, egzersizle damarlarımızda kötü kolesterol nedeni ile oluşan plak ve tıkanıklıkları temizleyen iyi kolesterol düzeyimiz artmakta ve dolaşım yoluyla beslenmesi gereken vücut kütlemiz de kontrol altında tutulabilmektedir.

Bu nedenle kendimizi doğaya hükmeden değil doğanın bir parçası olarak görmek çok büyük önem taşımaktadır. Doğayla ahenk içinde olduğumuz sürece emin olun ki hem daha az damar hastalığımız olacak hem de damar hastalıklarının tedavisinde daha başarılı olabileceğiz.

Eklemek istediğiniz şeyler var mı?

Tıp ne yazık ki bir yıl bile geriden takip ettiğimiz takdirde güncel tedavileri, gelişmeleri ve yenilikleri kaçırabileceğimiz bir bilim dalı. Ayrıca sağlık ve teknoloji alanındaki gelişmeler ne yazık ki eski zamanlarda olduğu gibi her alanla ilgilenmemizi imkansız hale getirmekte. Her ne kadar uzmanlık alanım Kalp ve Damar Cerrahisi olarak geçmekteyse de güncelliği takip etme hususunda Damar Cerrahisine bile ucu ucuna yetişebilmekteyim.

Bu nedenle acil durumlar dışında Kalp Cerrahisi yapmaya vakit ayırmam pek mümkün olmuyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bir şeyi 70-80 yıl önceki şekliyle yapmaktansa hiç yapmamayı tercih ediyorum diyebilirim. Bu nedenle Kalp hastalarından kendi adıma özür diliyorum.
Hepinize sağlıklı günler dilerim. Saygılarımla.

Tags: