Kendini sevmek eşsiz bir yol

Bu yazımda konu seçimimin sevgi temasına dokunmasını istedim. Yaş alırken kendimizi sevmenin, tanımanın, kabul etmenin ve görmek istediğimiz gibi bir ciltle yaşlanmanın ne kadar önemli olduğunu düşündüm. Bu sayımızda sizlere yaşlanma süreci, yaşlanma karşıtı (anti-aging) ürünler ve en çok merak edilen içeriklerden bahsedeceğim.
Dünya genelinde son 15 yıldır beklentiler yönünde gelişen teknolojik ve bilimsel araştırmalar yaşlanma karşıtı ürünlerin sayısını ve çeşitliliğini arttırdı. Biz eczacılar da dermokozmetik alanındaki bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve danışanlarımıza bu ürünlerle alakalı da hizmet veriyoruz.
Yaşlanma, vücudun ve ruhun yaş alması, olgunluk manasına gelir. İstediğimiz şey, ruhun olgunluğunun vücuda sağlıklı bir şekilde yansımasıdır. Cilt; stresi, yorgunluğu ve iyi beslenememeyi neredeyse ilk gösteren organımızdır. Yaş alırken bu etkenleri kontrol etmek ve yönetmek her zaman mümkün olmayabilir. Ancak unutmayalım ki yaşlanırken vücudun rutin ve ilk ihtiyaçlarından biri sudur. Su tüketiminin dengede olması, vücudumuzun her yerinde pozitif etki gösterirken cildimizi de besleyen en önemli etkendir.
Çoğunlukla cildimizde 30’lu yaşların başlarında kollajen üretimi ve hücre yenilenmesi azalır. Ve bunun akabinde yaşlanma belirtileri ortalama 35 yaştan itibaren gözle görülür hale gelmeye başlar. Aynı yaş ve benzer koşullara sahip iki kişinin cildi aynı olmayabilir. Genetik faktörler, diğer dış etkenler ve en önemlisi ruhsal dengemiz cilt yaşımızı değiştirir. 45 yaşındaki bir kişinin cilt yaşı 30’ları gösterirken, 35 yaşındaki bir kişinin cilt yaşı 50’li yaşları gösterebilir. Bunun değerlendirmesini doğru yapmak için cildimizi iyi tanımamız gerekir. Kendi cilt yapımızı, kullandığımız ürünleri
ve cildimizin tepkilerini ne kadar doğru aktarırsak o kadar yerinde bir analiz yapabilir. Anti-aging (yaşlanma karşıtı) ürünler, en çok biz kadınlar tarafından talep ediliyor gibi görünse de son yıllarda erkekler tarafından da ilgi duyulan bir alan haline gelmiştir.
Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi her insan vücudu eşsiz bir tasarımdır. Bütüncül bu organizasyonu bir araya getiren vücutta milyonlarca yapı taşı vardır. Bazı yapı maddelerinin eksikliği doğrudan hasarları ve bozuklukları oluşturur. Yaşlanmada en temel olarak cildimizde gördüğümüz 3 belirti; sıkılık kaybı, kırışıklık ve leke problemleridir. Sıkılık kaybı, cildin elastikiyetinin azalması sonucu çoğunlukla sarkmalar şeklinde görünür. Kırışıklık, cilt altı dokulardaki kollajen ve hyaluronik asit azalmasına bağlı ortaya çıkar. Leke ise çoğunlukla cildin melanin üretiminin bozulması ya da güneşin zararlı ışınlarından etkilenen ciltte görülen renk eşitsizliği olarak karşımız çıkar. Bu problemleri tek başlarına ya da bir arada yaşayabiliriz. Kullanacağımız ürünleri seçerken içeriklerinin temiz, güvenilir ve problemlerimize yönelik olması ilk kuralımız olmalıdır. Yaşlanma karşıtı ürünlerde en sık karşımıza çıkan etken maddeler olan hyaluronik asit, C vitamini, resveratrol ve retinolü biraz yakından tanıyalım istiyorum.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, anti-aging ürünlerde en çok kullanılan etken maddenin hyaluronik asit olduğunu gösteriyor. Hyaluronik asit vücudumuzda cilt altı dokular, eklemler ve kıkırdaklar gibi birçok yerde bulunan, vücudumuzun doğal olarak ürettiği bir maddedir. Yıllar geçtikçe üretimi azalır, ciltte ince çizgiler, nem ve elastikiyet kaybı görülür. Yaşlanmayla beraber cildimizde gördüğümüz bu belirtilerin sebeplerinden biri hyaluronik asit eksikliği olabilir. Bu yüzden kullandığımız ürünlerin içeriğinde bu mucizevi maddeye sık rastlarız. Hyaluronik asitin su tutma kapasitesi çok yüksek olduğu için cilde dolgunluk ve sıkılık verir. Aynı zamanda nemlendirme ve anti-oksidan özelliği sayesinde ciltte parlak ve dinç bir görünüm yaratır. Uygun formda üretilen bir hyaluronik asit yağlı ciltler dahil neredeyse tüm cilt tiplerinde nem dengesini kolayca sağlayabilmektedir. Günümüzde hyaluronik asit kimyasal olarak birçok farklı formda üretilmekte olup, en önemli nokta cildimiz için emilebilir ve yararlanımı yüksek ürünleri tercih etmek olacaktır. Hyaluronik asit çoğunlukla hayvansal kaynaklardan veya sentetik yolla elde edilmektedir. Ancak bu ürünlerin alerjik yan etkileri ve doğal ürünlere talebin artmasıyla beraber bazı firmalarda bakteri kaynaklı veya buğday kaynaklı hyaluronik asitler kullanılmaya başlanmıştır. Birçok krem serum vb formlarda bulunmakla beraber gıda takviyesi formu da bulunmaktadır. Cilt sağlığı yanı sıra eklem problemlerinde hatta göz kuruluğu şikayetlerinde gıda takviyesinin beraber kullanımı önerilmektedir.
C vitamini pandemiyle birlikte hayatımızdaki önemini artıran doğada en fazla bulunan anti-oksidanlardan
biridir. Çabuk bozulan bir yapısı olan C vitaminini teknolojik olarak bozulmadan sunmak aslında çok kolay değildir. Örneğin; portakal suyunu hep taze hazırlarız, geleneksel olarak alıştığımız bu yöntem aslında içerisindeki C vitamini oranını kaybetmeden almak içindir. Krem ya da serum formlarında kullanıldığında da bu maddenin bozulmadan saklanması ve kullanılması için tasarlanmış bir ürünü tercih etmek gerekir. Araştırmalarda bu güçlü anti-oksidanın topikal olarak uygulandığında hızlı onarım yaptığı ve parlaklık verdiği görülmüştür. Cilt üzerinde serbest radikallerle savaşarak, kollajen ve elastin üretimini destekler. Bu da ciltteki ince çizgi ve kırışıklıkların azalmasını ve yenilerinin oluşmasını engellemeyi sağlar. Melanin üretimini engelleyerek, ciltteki renk eşitsizliğinde ve oluşan lekeleri gidermede iyi bir seçenek olduğu görülmektedir. Başlıca etkileri aydınlatıcı ve ton eşitsizliği giderme gibi görünse de cildimizin detoksa ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz her dönem C vitamini içeren ürünleri kullanabiliriz. Tabi hassas ve çabuk kızaran ciltlerde yüksek konsantrasyonlarda kullanmamakta fayda vardır. İhtiyaçlarımıza yönelik farklı kombinasyonlarda C vitamini içeren ürünler bulabiliriz. Hyaluronik asitle birlikte üretilen formlar, güneşten koruyucu özellikte olanlar, konsantrasyonu yüksek kür şeklinde kullanılabilenler gibi.
Resveratrol, üzümün kabuğunda, çekirdeğinde ve kırmızı meyvelerde bulunan doğrudan bitkisel kaynaklı bir anti-oksidandır. Cilt gençleştirici ismiyle popüler olmuştur. Vücut için birçok faydası olması yanında özellikle gece kremlerinde kullanılarak anti-aging teknolojisinde en etkili sonuçları veren içeriklerdendir. Cildin nefes almasını destekleyen önemli maddelerden biri olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Kollajen, elastin ve hyaluronik asit üretimini destekleyerek cildi sıkılaştırıcı ve kırışıklık giderici etkiler göstermektedir. Cildin yapısına ve ihtiyacına göre cilt dokusunun hem yenilenmesi hem parlaklığı için tercih edilebilir.
Retinol, bahsettiğim anti-aging içerikler arasında en güçlü olan ve kullanırken en fazla dikkat gerektiren A vitamini türevi bir maddedir. Hücre onarımını hızlandırırken kollajen üretimini de destekleyerek düzenli kullanımda gözenek problemi, ton eşitsizliği ve koyu lekelerde kuvvetli etkiler gösterir. Diğerlerinden ayıran özelliklerden bir tanesi de cildi hafif soyucu özelliğe sahip olduğu için akne tedavisinde de tercih edilebiliyor olmasıdır. Retinolün cildi kurutucu özelliğinden dolayı cildin nem ihtiyacı artar. Bu yüzden yanında cildimize uygun iyi bir nemlendirici kullanmak gerekir. Cildin hassasiyetini artırdığı ve ışıktan etkilendiği için gece kullanılmalı ve gündüzünde mutlaka yüksek SPF’li bir güneş koruyucuyla desteklenmelidir. Yan etkilerini göz önünde bulundurursak retinol içeren bir ürüne başlarken cildi alıştırarak düşük konsantrasyonlarda başlamak ve kür halinde uygulamak faydalı olacaktır.
Anti-aging ürünler, yaşlanmanın cildimize yansıyan belirtilerini gidermede oldukça başarılı sonuçlar veren bir dermokozmetik grubudur. Günümüzde birçok firma bu yöndeki araştırmalarını artırmış ve en iyi içerikleri oluşturmada birbirleriyle yarışır hale gelmiştir. İhtiyaçlarımıza uygun seçimler yapıldığında ve düzenli kullanıldığında kendimizi severek yaş almaya katkısı olacağını düşünüyorum. Kendini sevmek meşakkatli, uzun ve size özel eşsiz bir yol. Bedenimiz ve ruhumuzun dengede olduğu sevgi dolu ve sağlıklı yolculuklar diliyorum. Görüşmek üzere..