Çocuklukta Duygusal İhmal

“Sorumlulukları fazlasıyla ebeveynleri tarafından üstlenilmiş çocuk, ihmale uğruyordur.”
Günümüzde aileler her ne kadar otoriter aile profilinden uzaklaşmaya yönelik esneme çalışmaları yapsa da yeni anne baba olmaya başlayan bir çok ebeveyn aslında ‘Baby Boomers’ olarak adlandırılmış 1946-1964 yılları arasında doğan neslin esas çocuklarıdır.
‘Baby Boomers Kuşağı’ adını; İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonraki ‘nüfus patlaması’ yıllarında doğmuş bir milyar bebekten almıştır.
Bu kuşak, dönemin oluşturmuş olduğu koşullardan ve eğitim şartlarından dolayı olsa gerek ki katı otoriter ebeveynliği de beraberinde getirmiş olmalı.
Gerçek şu ki bunun izlerini şimdinin 20-40 yaş arası bir çok yetişkinde görmek mümkün. Öyle ki katı ve eleştirel bir yapı Narsizmin bu dönemde ziyadesiyle incelenmesine sebep oldu. Narsizm konusuna bir sonraki yazımda derince işleyeceğim ancak bu günün ilk önemli konusu ‘çocuklukta duygusal ihmal.’
Kelimelerin etimolojik köklerini incelemeyi çok severim. Ancak bunun sebebi bir konuyu etraflıca işlerken bana ilham veren en önemli kök çalışma, o kelimenin tarihine inerek atasını öğrenmek ve daha doğru analiz yapabilmektir.
İhmal: Arapça hml kökünden gelen ‘kendi haline bırakmak, boş vermek’ sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ‘hamal’ kendi başına bırakılmış (deve veya davar) anlamına gelmekteyken bir başka kaynağa göre asıl anlamı aşağılama, hakaret etme iken 19. Yüzyıl sonunda ortaya çıkan ‘hıyanet etme’ anlamı, başka bir Arapça kökten türeyen hain/hıyanet sözcükleriyle bağ kurulduğunu düşündürüyor.
Günlük yaşamımızda bu kelimeyi, çok az ilgi ve saygı göstermek ya da saygısızlık etmek, ilgisiz davranmak ve yalnız bırakmak anlamlarında kullanmaktayız.
1. Ailenizle ya da arkadaşlarınızla birlikteyken bazen kendinizi oraya ait hissetmiyorsunuz.
2. Başkalarına güvenmemekle övünüyorsunuz.
3. Yardım istemekte zorlanıyorsunuz.
4. Aileniz ve arkadaşlarınız uzakta olmanızdan şikayet ediyorsa
5. Hayatta potansiyelinizi ortaya koyamadığınızı hissediyorsunuz. 6. Çoğu zaman evde yalnız kalmayı tercih ediyorsunuz.
7. Gizliden gizliye bir dolandırıcı olduğunuzu hissediyorsunuz.
8. Sosyal ortamlarda kendinizi huzursuz hissediyorsunuz.
9. Çoğu zaman hayal kırıklığına uğramış hissediyor ya da kendinize kızıyorsunuz.
10. Kendinizi diğerlerini eleştirdiğinizden çok daha acımasızca eleştiriyorsunuz.
11. Kendinizi diğerleriyle karşılaştırıyor ve onlara kıyasla çok eksik olduğunuzu hissediyorsunuz.
12. Hayvanları sevmeyi insanları sevmekten daha kolay buluyorsunuz.
13. Ortada açık bir sebep yokken kendinizi mutsuz hissediyorsunuz.
14. Ne istediğinizi tanımlamakta sorun yaşıyorsunuz.
15. Güçlü ve zayıf yönlerinizi tanımlamakta zorluk yaşıyorsunuz. 16. Bazen hayatın dışında olduğunuzu düşünüyorsunuz.
17. Bir keşiş gibi yaşabilecek insanlardan olduğunuzu düşünüyorusunuz.
18. Kendinizi yatıştırmakta zorlanıyorsunuz.
19. Sizi anda kalmaktan alı koyan bir şeyler olduğunu düşünüyorsunuz.
20. Bazen içinizde bir boşluk hissediyorsunuz.
21. Gizliden gizliye sizde yanlış bir şeyler olduğunu hissediyorsunuz.
22. Öz disiplininizle mücadele ediyorsunuz
Eğer siz de bu şıkların bir çoğuna evet diyorsanız kendi çocukluğunuzdan da bazı boşlukları yakalama fırsatınız olacak demektir.
Bugün ele alacağım konu ‘izin verici’ ebeveynlerin çocukları üzerinde oluşturdukları duygusal boşluk olacak. Duygusal ihmal görünmezdir!
Aslında bu ihmale uğrayan çocuklar
fiziksel olarak kusursuz bir şekilde büyür. Genellikle çocuklukta söylenen ya da eyleme geçirilen şeylerden ziyade söylenmeyen ve hatırlanmayan beyaz alanlardaki boşluklardır.
İyileşme ve farkındalık önce kendinizle başlar.
Gelelim bunun çocuk yetiştirirken ve kendi çocukluğumuzda olan etkilerine.
Öncelikle şunu söylemek isterim ki hiç bir ebeveyn ve hiç bir çocuk kusursuz değildir. Suçlu ve kurban çemberine girmeden kahraman rolümüzden faydalanıp "iyi bir birey nasıl yetiştirilir" bunun çözümüne odaklanmamız en büyük ilk adımımız olmalı.
Yanına evet olarak işaretledikleriniz sizlere duygusal alanlarınıza bir kapı açacaktır.
Gelişim kuramcılarına göre belirlenmiş üç stil ebeveyn modeli var ve bunlardan biri ‘izin verici ebeveynlik’.
Sandığımız gibi ihmal yalnızca bakım ihtiyacını karşılamamak anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla bir çocuğun gelişim yaşı eğer yapılacak eylemi karşılayabiliyorsa ve siz onun yerine o eylemi sürekli olarak üstleniyorsanız bunun iki sebebi olabilir.
Birincisi kolayınıza geldiği için, diğeri ise çocuğunuza kıyamadığınız için.
Bir diğer hususta eğer çemberi
geniş tutulmuş ve ‘mutlu olsun ben yapamadım o yapsın’ diye her haline müsade verilmiş bir çocuk bir önceki sayfada belirtmiş olduğum sorulardan bir çoğuna yetişkinliğinde evet olarak işaret koyacaktır.
İzin verici ebeveyn tutumu bazen
anne baba arasındaki tutarsızlıktan da doğabilir. Annenin veya babanın koymuş olduğu haklı bir sınırı yine ebeveynlerden biri aşıp yok saydığında, duygusal ihmallere sebep olacaktır.
Bir kaç küçük olay örüntüsü ile anlatmam gerekirse,örneğin;
Günlük yaşamda çocuğunu arkadaşlarına karşı yapmış olduğu ahlaki bir hatasına rağmen
onu aşırı savunan bir ebeveyn tutumu çocuğa ileride 2,8,7,9,16,18,21,22 şıklarına güçlü bir evet dedirtecektir.
Bir başka örnek; bir işte çok iyi olmamasına ve orta düzeyde bir başarı elde etmiş olmasına rağmen harikasın diyerek fazlasıyla aferin yüklemesi yaparak, aslında çocuğa ‘bu yaptığın mükemmel değil ama senin kapasiteni düşünürsek en iyi yapabildiğin bu’ mesajıyla ona yetersizlik yükleyecek ve 5,6,11,15,17,20,21 şıklar ile ileride kendini eşleştirecek.
Bir başka örnek ise yoğun çalışan veya sorumluluklardan kaçan, sıkılgan ebeveynlerin sırf başı ağrımasın diye esneklik sağladığı çocukların bağımlılık düzeyleri artacağından ve kopuk birer ergenlik geçireceklerinden şüphe yok ki muhtemelen yukarıdaki bir çok şıkka evet yanıtını verecektir.
Konu bir kitap konusu kadar derin ancak bu konu ile
ilgili kısaca çocuk yetiştirirken aktarmak istediğim en mühim konu ise yaptıklarınıza değil yapamadığınız veya yapmayı ihmal ettiğiniz boş kalan alanlara odaklanmanız. İzin verici tutumun ihmal sürecine dahil olduğunu hatırlamanız ve sınırları sağlıklı çizmeniz duygusal açıdan hayati önem taşımakta.