Ne sıcacık bir söz değil mi? “Ailece"

Ne sıcacık bir söz değil mi? “Ailece"

“Bizim ailede” diyebilecek aidiyeti hissettirmek ne muhteşem bir duygu.,

Çocuklarımız; “Biz bir aileyiz” cümlesini aile içi etkileşimli paylaşımlarla ve birlikte yaptığınız rutinler sonucu kurarlar.

Peki, sizin ailece oluşturduğunuz bir oyun kültürünüz var mı?

Pandemi dönemiyle birlikte eğitimlerimiz gibi oyunlarımız da online olmaya başladı. Yoğun teknoloji kullanımı çocuklarımızı adım adım bizden uzaklaştırırken, ekran süresinin uzaması dikkat dağınıklığı ve agresif davranışları ortaya çıkardı. Ekranlardaki hızlı akış, hayattan da beklentiyi hızlandırdı ve her şeyden çabuk sıkılan çocuklar yarattı. Tüm bunlar yaratıcılığı ve hayal kurmayı yavaşlatıp, ebeveynler ile de iletişimin kopmasına sebep oldu. Yoğun iş ve okul tempolarının sonucu evlerde oyun oynamaya ayrılan süre gün geçtikçe kayboldu. Birlikte geçirdiğimiz saatler azalmaya başladı. Tüm bunları göz önüne alarak, birebirde oyun oynamaya daha çok vakit ayırmalıyız. Gün için de en az yarım saati çocuklarımız ile oyuna ayırmalıyız.

‘Çocuk’ denilince ‘oyun’ gelir akıllara. Çünkü, çocukların işi gücü oyun oynamaktır.

Bu durumda ‘oyun’ kelimesi de akıllara ‘çocuğu’ mu getirmeli?

Oyun zaten çocuğun gündeminde ve anındadır. Benim dikkat çekmek istediğim, oyunu yetişkinin de gündemine sokmak. Yetişkinin oyunculuğundan bahsederken ‘sadece’ çocuklarla oynamalarından bahsetmiyorum, kendi oyun dünyalarının oyuncusu olmaktan bahsediyorum.

Kendisi için de oyun oynamalı yetişkinler. ‘Oyun’ denilince yetişkin de gelsin akıllara çünkü biliyorum ki; oyun herkese iyi gelir. Oyunun yaşı yoktur, her yaş oyun oynamak için en uygun yaştır.

Mutlaka ‘kendiniz için’ oyun oynama zamanları yaratın. Kendinizi oyunla şımartın. Hayatın yorucu ve yıpratıcı taraflarını oyun yoluyla çözün. İşte o zaman hayatın en eğlenceli taraflarının ortaya çıktığını göreceksiniz. 

Hatırlasanıza çocukken babanıza karşı kazandığınız o ilk maçın heyecanını hala o günü düşününce yüzünüzde oluşan mutluluğu, çocuklarınıza böyle kalıcı hatıralar bırakın.

Bazen saklambaç oynayıp kendi kabuğunuza çekilin ama bazen de evcilik oyunu ile en güzel kokan kekleri siz pişirin. Çocuklar her daim oyun oynamaya hazırdır. Siz de hazırsanız ne mutlu çocuklarınıza…

Şimdi sizler için harika bir reçete önereceğim. İhtiyaç duyduğunuz her an bu vitamini ‘Ailece’ alabilirsiniz.

“Vitamin O” (yun)

* Her yerde, her zaman ve her yaştaki herkes için istenilen dozda alınabilir.

* Yan etkisi çoktur. Gün içindeki yorgunlukları alır, her an enerjik hissettirir.

* Zihin açıcı, dikkat toplayıcı ve dil sökücüdür.

* Kasları güçlendirir, hayal kurma vakaları sıklıkla rastlanır.

* Gülümsetir, düşündürür ve her duyguyu yaşatır.

Bol bol vitaminimizi aldıktan sonra ailece ne oynayalım diye sorduğunuzu duyar gibiyim :).

Şimdi sizleri biraz eskilere götürüp Gaziantep’in yöresel oyunlarından olan PEÇİÇ oyununu anlatmak istiyorum. Bütün aileyi bir araya getiren hem eğlenceli hem de matematiksel becerileri destekleyen bir oyundur.

Nasıl mı oynanır bilmeyenler için kısaca anlatalım.

Artı şeklinde özel bir bezin üzerinde, yöresel olarak it boncuğu olarak bilinen 6 adet deniz boncuğu ve tahtadan yapılmış taşlar ile oynanır. Eskiden kadınlar peçiç bezini çocukları için ellerinde dikerlermiş. Günümüzde bunu diken yerler var.

Taşları avucunun içinde sallayıp attığında ters yüz gelmesi bir sayıyı ifade eder.

Oyuna başlayabilmek için 25 veya 12 atılması şarttır. İşte bu oyunun en keyifli kısmıdır:) Oyunun başlayabilmesi için iki oyuncunun da dört taşını dikmesi gerekir. Tüm taşları dikemeyen oyuncu ne kadar atış yaparsa yapsın taşlarını ilerletemez. Taşlarını yerleştirdikten sonra gelen sayı kadar kutucuklardan ilerleyerek çıkış noktasına varan kişi oyunu kazanır.

Peçiç oyunu ile ilgili daha detaylı bilgi almak isterseniz Ali Atalar ‘Gaziantep Çocuk Oyunları’ kitabını temin edebilirsiniz…

Hayat en güzel OYUN’dur. 

 

Tags: