Ebru Erke ile Karanfil adasında

Karanfil adasında
Pemba, Zanzibar takımadalarından biri. Karanfilin de anavatanı. Bu bakir ada doğal güzellikleriyle ruhunuza Afrika usulü terapi yapacak…
Dhow’lardan biri ile sunset (günbatımı) safari yapmak üzere kıyıdan açılıyoruz. Güneş devrildikçe gök kızıllaşıyor. Hava sakin, etrafta çıt yok. Sadece yelkenin sesi ve teknenin şıpırtısı kulağa üflüyor hafiften. Bineli yarım saat kadar ancak olmuş. Öylece oturuyoruz daracık enli gövdede. “E hadi dönelim yapacak bir şey kalmadı” diyorum tekneyi idare eden David ve iki arkadaşına, ‘Göreceğimizi gördük’. Kıyıda yapacak başka bir şey bulalım kafasındayım. Alışmışız bir kere hayatı koşar adım yaşamaya. Durmak garip geliyor. Oysa burada tam ters akıyor hayat. Gün sanki 24 değil de 48 saat yaşanıyor. Şaşkınlıkla bana bakakalıyor kayıktakiler, esas keyif şimdi bu neyin telaşesi der gibi. Ve o anda avazı çıktığı kadar bağırmaya başlıyor kürek çeken David, “Jambo jambo buena, karibati sudi sana, vabeni…hakuna matata, hakuna matata…” (Merhaba yabancı, hoş geldin bu topraklara. Burada her şey yolunda, sorun yok…) Bir yandan da eliyle göğsüne vurarak tempo tutuyor. Duruyorum ve sadece dinliyorum. İyi geliyor ruhuma bu Afrika usulü terapi…
Zanzibar’ın kuzeyindeki Pemba Adası’ndayım. Pemba’ya Zanzibar’dan kalkan uçaklarla 45 dakikada ulaşmak mümkün. Tanzanya’da iç hat uçuşlarının hemen hepsi, içinde iki büklüm hareket edebildiğiniz 12-16 kişilik minik pırpır uçaklarla gerçekleşiyor. Uçaklar burada tamamen dolmuş mantığında. ‘Ülkedeki birkaç kadın pilottan biri olan Christina on iki kişilik minik uçağı Zanzibar’dan Pemba Adası’nın toprak pistine indirdikten sonra laflamaya başlıyoruz. Türk olduğumuzu duyunca, “Ne işiniz var” diyor hemen. “Tanzanya’ya kadar gelmişken karanfil adasını görmeden gitmek elbette olmazdı” diyorum. Christina şaşırmakta son derece haklı. Çünkü Pemba, Zanzibar ve etrafındaki adalara göre en az turistik olan, dolayısıyla da en bakir oranı. Öyle kolay kolay da gelinmiyor. Ben Qatar Havayolları ile Doha üzerinden Zanzibar’a uçtuktan sonra yerel havayollarından birinin bağlantısıyla uçtum.
Pemba, bölgenin en bakir, en yeşil ve en temiz adası. Turist değil, seyyahlara hitap ediyor. Çünkü gel geç yaparak değil birkaç gün kaldığınız zaman adanın gerçek ruhu teninize ve ruhunuza işliyor. Ada, Zanzibar’dan 100 km ötede olmasına rağmen bambaşka yapıda. Toprakları daha engebeli ve verimli. Adanın tarım arazileri meyve ve baharat ağaçları ile kaplı. Eskiden Arap tüccarlar burayı Jazirat al Khuthera yani yeşil ada olarak adlandırırlarmış.
Farkında olmadan sizi aurasına alan bu adaya geliş sebebim karanfil. Bir de ülkenin tek aromatik yağ distilasyon fabrikası. Hatta aşırı geleneksel halini düşünecek olursak belki de dünyada muadili pek az. Ülkedeki karanfil plantasyonunun %75’i Pemba’da. Ayrıca karanfil, takımadaların ihracat potansiyelinin %30’unu oluşturuyor. Adaya iner inmez ülkenin tek yağ distilasyon fabrikasına gidiyorum. Fransızların kurduğu fabrika 1950’lerde Tanzanya Hükümeti tarafından satın alınmış. O günden bu yana da aynı üretim sistemiyle devam etmiş. Makineler çok eski ve tamamen geleneksel yöntemlerle üretim yapıyorlar. Tüm bunlara rağmen dünyadaki en kaliteli karanfil yağı üretimi burada oluyor. Ünlü kozmetik ve ayurvedik bakım markalarının çoğu oldukça ucuz fiyatlara buradan alım yapıyorlar. Hasat sonrasında karanfil tomurcukları ayrılıp kurutularak bütün halde ticareti yapılıyor. Sapların ise yağı çıkarılıyor. Yağ çıkarma işlemi sonrasında saplar fabrikayı çalıştıran buhar makinelerinde yakıt olarak kullanılıyor. Fabrikada ağırlıklı olarak karanfil yağı işleniyor, karanfil dışında ise limon otu, okaliptüs, tarçın ve tatlı fesleğen yağları da çıkarılıyor. Arzu ederseniz “Spice tour” adı altında satılan baharat turlarından birini alarak bitkilerin tümünü tek bir arazi içinde görüp, özelliklerini yerlilerden dinleyebilirsiniz.
Pemba bir tarım adası. Bekâretinin sebeplerinden biri de bu. Adadaki tesisler de çevreye duyarlı. Bunların başında Constance Aiyana geliyor. Mutfaktan dekorasyona yerelliği doğal bir entegrasyonda hissettirmeleri son derece etkileyici. Otelde sadece adanın ahşapları kullanılmış. Kapların çoğu adadaki çömlekçi bir köyde ürettirilmiş. Camlar geri dönüşüme verilerek yine adadaki bir üreticide tüm cam malzemeler ürettiriliyor. Çalışanların tamamına yakını çevre köylerden. Mutfaktan ise sadece yerel malzemelerle hazırlanmış şef dokunuşlu tabaklar çıkıyor. Her şey dahil otellerde gördüğümüz yığın yığın büfeler, kitap gibi menüler burada yok. Birkaç alternatiften oluşan menüler servis ediliyor her öğünde. Tesisin genel müdürü Barbara XXX “Afrika’da olduğumuzu düşünecek olursak tek bir lokmayı dahi ziyan etmenin bir insanlık ayıbı olduğunu düşünüyoruz” diyerek benimsedikleri felsefenin arkasında yatan ana fikri etkileyici şekilde özetliyor. Adayı misafirlerine deneyimsel olarak yaşatmak içinse mangrovlar arasında kano, balıkçı teknesiyle günbatımı safarisi, scuba dalışı (Afrika kıyılarının en temiz mercan kayalıkları ve fotojenik su altının burası olduğu söyleniyor), sahile çekilen balıkçı teknesinin yelkeninde gece film izleme, yada kumsalda sofra keyfi gibi organizasyonları var.
Constanze Aiyana’nın Executive Chef’i Prakash Geerish’in mutfağında neredeyse tüm ada malzemeleri ve yemeklerini tanıma fırsatınız var. Afrika’nın hayat ağacı olarak nitelendirilen baobab’ların meyvelerinin ekşimsi tozu ubuyu, kuru moringa yosunu, tatlı patates, yoğun lezzetteki pembe kabuklu yer fıstığı, cassava adlı yüksek nişastalı kök sebze, hasat öncesi tütsüledikleri balları asali, denizin cömertçe sundukları ve tabii ki karanfil mutfakta başrollerde. Şef, hazırladığı yöresel yemeklerin yanında, yerelle özelleşmiş küresel tatlara da önem veriyor. Mesela hazırladığı krem karameli karanfille tatlandırırken, birkaç saat önce denizden çıkan bir balığı cassava ve adanın yer fıstığıyla hazırlanmış bir püre üzerinde servis ediyor. Pemba’nın kokusu burnumda, tadı damağımda adadan ayrılıyorum. ‘Umarım turist kafileleri burayı keşfetmeden bir kez daha gelebilirim’ diye içimden geçirmeden de edemiyorum…
Sofra adabı ve kuralları
-Toprak kapların içinde ortadan yemek, yani paylaşmak onlar için önemli.
-Geleneksel davetlerde sofraya oturduğunuz an elleriniz çiçek dolu bir kabın üzerinde yıkanıyor.
-Sofradakiler elle yiyorsa samimiyetinizin göstergesi olarak siz de öyle yapın, “Pemba, bölgenin en bakir, en yeşil ve en temiz adası. Turist değil, seyyahlara hitap ediyor. Çünkü gel geç yaparak değil birkaç gün kaldığınız zaman adanın gerçek ruhu teninize ve ruhunuza işliyor.”
-Tanzanyalılarla aynı sofrada oturuyorsanız ve hele de misafirseniz memnuniyetinizi belli etmek için tabağınızda mutlaka birazcık yemek bırakın.
-Büyük kâselerde ortadan yenen yemeklerde asla son lokmayı almayın. Yoksa ikramın yeterli olmadığını düşünüyorlar.
-Yemeği asla sol elle yemeyin.
Gurme sözlük
Yerlilerle yediğiniz bir yemek sonrasında davet sahibine ‘Chakula kizuri’ veya ‘Chakula kitamu’ diyerek yemeğin çok lezzetli olduğunu belirtip teşekkür edebilirsiniz.
Ubuyu: Baobab ağacının meyvesinin tozu yüksek C vitamini içeriği sebebiyle onlar için oldukça önemli.
Mishkaki: Marine edilmiş et çöp şiş.
Ugali: Balık, mısır ve casava unu ile yapılmış bir çeşit hamurlu kızartma.
Uji: Sabah kahvaltısında yedikleri fasulye ve mısır ya da başka bir çeşit un kullanılarak yapılan tatlı ve sulu bir karışım.
Mkate wa kumimia: Zanzibar ve çevresinde sabah kahvaltılarında yenen vitambua’nın (ufak ve kalın bir çeşit pirinç keki) ekmek biçiminde olanı.
Nyama choma: Izgara et.
Urojo: Bir çeşit Zanzibar çorbası. İçinde baharatlı patates kachori, mango, lime, Hindistan cevizi, cassava cipsleri ve pili pili denen acı biberlerden bulunuyor.
Pilau: Sulu yemeklerle servis edilen haşlanmış pirinç.
Biryani: Bol baharatlı et veya deniz mahsulü ile yapılan güveç.
Maziwa mgando: Yoğurt.
Seyahat bilgileri
Para birimi Tanzanya Şilini. Yerel saati, Türkiye ile aynı. Mart-mayıs arası en yağışlı ve nemli dönem. Onun dışında hava sıcaklıları tüm yıl 25-30 derece arasında. Benzin dahil günlük 70 dolara şoförlü araba kiralayabilirsiniz.
NASIL GİDİLİR?
THY’nin direkt Zanzibar veya Qatar Airways’in Dar Es’Salem uçuşunu aldıktan sonra yerel Zan Air veya Coastal Aviation 45 dakikalık uçuşlarından birini alarak adanın başkenti Chak Chak’a uçabilirsiniz.
Mutlaka yapın
Ras Mkumbuu Ruins’i ziyaret edin. Chake Chake’ın kuzey batısındaki kasaba Afrika’nın bilinen en eski kasabası. 8.yy’da kurulmuş. 10.yy’da Afrika kıyılarının en önemli kıyı kasabalarından biriymiş. 14.yy’da yapılmış olan camii ve eski binaların harabeleri halen korunmakta.
Wambaa’ya gidin. Chake chake’ın güneyinde muz ağaçları, jackfruit, papayalar ile çevrili kasabada karanfil mevsiminde bezlerin üzerinde kurutulmaya bırakılmış karanfiller keyifli manzaralara ev sahipliği yapıyor.
Endemik yarasaları görün. Adanın tek endemik canlısı uçan tilki diye de adlandırılan Pteropus voeltzkowi yarasası. Chake chake’ın kuzeydoğusundaki Swahili bölgesinde mağaralar yerine ağaçlar üzerinde yaşayan 400 yarasayı aynı anda görmek mümkün.
Gece pazarında dolaşın. Chak chak’da akşamları kurulan pazarda ızgara pweza yani ahtapot ve maandazi (bir çeşit hamur kızartması) tadabilirsiniz.